Okul Müdüründen
Değerli Işıklılar,
Biz anaokulu öğretmenleri, henüz 4-5 yaşındayken okulumuza ilk adımını atan öğrencimizin yıllar içinde büyüyüp nasıl genç bir kız veya genç bir erkek olduğunun en önemli şahitleriyiz. Öğrencilerimizin lise eğitimlerini tamamlayıp mezun olduğunu görmek her zaman bizleri onurlandırır, duygulandırır. Anaokuluna başladığında henüz annesinden ayrılmakta zorlanıp ağlayan bir çocuğun, 17-18 yaşında genç bir birey olarak karşımızda durduğu an, mesleğimize bir kez daha güçlü duygularla bağlanırız. Kampüslerimizde düzenlenen her Lise diploma töreninden aynı duygu yoğunluğu ile ayrılır ve tekrar tekrar kendimize şu soruyu sormaya devam ederiz: Bir çocuğun büyüyüp gelişirken en çok neye ihtiyacı vardır?
Sanırım bu soru biz eğitimciler için meslek yaşantımızın tam da ortasında duran en temel sorudur. Bu sorunun cevabı için onlarca kitap, tez, makale yazılmış olabilir. Ancak burada cevaplardan birini kısaca özetlemek isterim:
Bir çocuk büyürken öncelikle “öz” yani “aile” etkilidir. Genetik mirasın dışında, ailenin yapısı ve ailenin sahip olduğu değerler çocuğun gelişimine etki eder. Tüm anne ve babaların ortak düşüncesi veya kaygısı çocuklarının mutluluğunu sağlayabilmektedir. Bunun için her türlü fedakarlıktan kaçınmazlar. Ama çocukların aslında gereksinim duydukları önce kendisi ile barışık, mutlu anne ve babalardır. Etkili bir anne ve baba olabilmek için önce kendimizden başlamak gerekir. Bu nedenle anne baba olarak kendinizi sevmeli ve değer vermelisiniz, çocuğunuza saygı duymak ve onaylamak bu durumda daha kolaydır.
Bir çocuk büyürken sonra “bağımsızlaşmak” önem kazanır. Çocuk, bir birey olarak kendi ayakları üzerinde durabilmeye ihtiyaç duyar. İki veya üç yaşında bir çocuğun “ben yapacağım” diyerek inatla davranması bu yüzdendir. Ama biz yetişkinler onu korumak adına, hep onun yerine biz yapmak isteriz. Örneğin; ona zorla yemek yedirmek gibi… Sonra da bir lise öğrencisiyken ondan dersleriyle ilgili sorumlulukları hiç kimse söylemeden yerine getirmesini bekleriz. Sorumluluk almak en küçük yaşlardan itibaren çocukların en büyük ihtiyaçlarının biridir. Bu şekilde bir işi başarmak, kendine güvenmek, kendi başına yetebilmek, problem çözebilmek gibi hayati önem taşıyan becerileri kazanmış olur.
Hodding Carter’ın da söylediği gibi “çocuklarımıza kazandırmamız gereken iki önemli şey vardır: Biri sağlam kökler, diğeri bir çift kanat….”
İşte bu “sağlam köklerden bir çift kanada” olan yolculukta çocuğun gelişimine eşlik eden ve en önemli rollerden birini üstlenen de “OKUL” dur. Peki, nasıl bir okul? Genellikle bir okuldan bahsedildiğinde, okulun öğretim programı, öğrencilerinin sınav başarıları, öğretmenlerinin performansı ifade edilmektedir. Fakat bir okulu diğer okullardan ayıran en temel özellik, okulun yıllar içinde biçimlenen gelenek, değer ve kurallarından oluşan kültürüdür. Güçlü bir kültüre sahip okullarda eğitim çok önemli bir değerdir ve herkesin okuma, öğrenme, bilgi sahibi olmaktan heyecan duyması sağlanır.
Yaşam boyu öğrenme heyecanını taşımanız dileğiyle…
Saygılarımla.
Zeynep Engin
FMV Ayazağa Işık Anaokulu Okul Müdürü